5 Eylül 2010 Pazar

dudaklarima degen cavus uzumu

eylul'de git.


Bana bilmedigim hikayeler anlatacak bir oyku okumak istiyorum tam da su anda,roman daha iyi olur aslinda, daha cok mesgul edip, daha uzun sure oyalayabilir merakimi ve umursamaz bikkinligimi.

Seslerini ozledigim insanlarin aniden karsima cikmalarini istiyorum tam da bu yasadigim gece yeni gune dondugunde. Toparladigim esyalarimi sacmak istiyorum arabanin camindan gezdigim bos asfaltlara, sonra tam da yolun ortasinda kendim olayim istiyorum hizla gelen arabanin karsisinda.

Ama hayir, cunku "gözlerin
umutlardan bir haber veriyor" *

Eylul aksamlarinda baskentin ara sokaklarinda sararmayi bekleyen yapraklari, o ara sokaklardan buyuk caddelere gecislerimi son kez yasamaya calisayim ki gece de gun de biterken can cekismesin daha fazla. Sesimi duyan bir seyler var yine de bu sehirde, eylul'un ilk gunlerindeki serin yaz ozentisi gecede cikiveriyor karsima, yuzume bakip devam ediyor yoluna, tam yanimdan gecerken fisildiyor kulagima sehrin gece sisleri, gece sesleri:

aşık olacak gibisin
gözlerinde atıyor kalbin
ve bir eylül akşamında
yaprak çıtırtılarıyla yürüyorsun.. yürüyorsun.. yürüyorsun


Sehir hala karisik, hala kalabalik. Sokagin ortasinda oylece asili kalmis, cani cekilmis gibi korkak, ne yapacagini bilemeyen bir yeniyetme gibi kasinti. Butun resimler eskimeye musait, her an dunyanin dongusunde ya kaybolup gidiyor, ya da yavas yavas ucuyor gozlerimin onunde gokyuzune dogru, oradan uzaya, uzaydan yokluga. Tam tepesinde sehrin, yildizlarin arasindan tekrar fisildiyor gece sisleri, gece sesleri:

yorgunsun
akan sudan daha çok yorgunsun


Umursamadan yuruyorsun, kalabalik bir caddede, bir suru dukkanin ve araba seslerinin tam ortasinda, yuruyen, araba suren, sira sira dizilmis sandalyelerde caylarini, biralari yudumlayan insanlarin hepsi durmadan tekrar ediyor:

yalnızsın
bir damla kadar göl içinde yalnızsın


Tum bu hayalini daha onceden buyuk ekranlarda izledigim ve yayinladigim kabus, durmadan karsima cikiyor sokaklarda. Gece seslerine gucu yeten bir an, kafa karistirip butun hepsini unutturan bir aylak adam, kahveli biralarimizi tokustururken, bana hikayeler anlatip, bilmedigim seylere guldurup sasirtirken, yanimizdan gecerken yavaslayan arabadan duyuluyor son sozler:


aşka dönecek gibisin
gözlerinde atıyor kalbin
ve bir eylül akşamında
yaprak çıtırtılarıyla yürüyorsun.. yürüyorsun.. yürüyorsun



Son sozlerden sonra, dudaklarima degen cavus uzumu, disledigim kahveli kara gevrek hem eylul'de git diyor hem de eylul'de gitmeyi zorlastiriyor.

* Pilli Bebek - Eylul Aksami

------------------------------------------------

eylul'de dur

Ilk birami ictigim zaman Pilli Bebek sahnedeydi SSK Ishaninda, yanimda benden buyuk imrendigim adamlar, etrafimda tanimadigim ve sasirdigim insanlar vardi o yaz gecesinde. Pilli Bebek sahneye cikip da calmaya basladiktan sonra biranin niye icildigini, kalbi kus gibi atan kendi varligimin gayri ihtiyari bir yaz aksami ruzgarinda salinip durdugunu, Ankara'nin bana neler ifade ettigini ve edebilecegini kisa bir an icin anlamistim. Biranin sayisi artinca unutmusum hepsini.

Yillar sonra, SSK Ishaninda degil de, Tunus Caddesinde bir barda, yine bira elimde, yanimda imrenmedigim bir adamla, etrafimda beni hic sasirtmayi basaramayan insanlarla, ucuz Turkce pop calarken, dudaklarima hic tanimadigim bir duygu dokunurken aklima Pilli Bebek geliyor, eylul aksami'nda hem de.

Pilli Bebek o aslinda bildigin ama bir sekilde unuttuklarini hatirlatiyor sakin bir sekilde insana. Ankara gibi kendi tarihsel olusumunda yasayanlarina cok meta vermeyen bir sehirde, sozler, sarkilar ve bunlarin birlesimi daha bir ihtisamli hem de daha sade ve sakin. Butun bu imgelerin arasinda sahlanarak kendini belli edense 'yorgunluk' oluyor sanirim, odu umitlenmekten korkan bir hayal ani, insan Ankara'yi sevebilir mi? Sevsin ya da sevmesin, gidecegini bile bile, ya da gitme firsatin oldugu halde Ankara'da durmayi isteyebilir mi biri?

Hayat, yillar sonra bana bunu istetebilecek seylerin Ankara'nin o yokuslu dar sokaklarindaki eskimis agaclarin altinda icilen biralarda ve tam karsinda duran, yeni tanistigin yazdan kalma gecenin rahatligiyla sana umut etmeyi ve edilebilecigini anlatan, umarsiz, sakin ve sade, bilinmeyen ve hemen sarildigin bir duyguda sakli oldugunu fisildamayi da unutmadi bu defa. O an SSK Ishaninda unuttuklarim hatirladim ve o ana en uygun sarki calmaya basladi Tunali'dan Kizilay'a dogru, yavas yavas akti ta ki biralarin sayisi yine artana kadar.

4 yorum:

  1. lan bende de bi ankara'da yaşama özlemi doğuyor bu ara. o kadar sıkıldım ki şu sıcak havadan, tatil memleketinden... böyle gri soğuk bi ankara sabahı, yataktan çıkmak istemiyorum biliyorum çıktığımda üşüyeceğim. ama işe/okula/bi yere gitmem lazım. kalk giyin. dünyanın en sıkıcı, rutin hayatı. ankaraya dönmek istiyorum resmen lan.

    YanıtlaSil
  2. ya iste, bunu ikimizin soyluyor olmasi en garibi bence :)
    don ankara'ya agdabandim, okulu da halledersin hem, o zamana kadar ben de donerim, istanbul'da eve cikariz beraber, oder? :)

    YanıtlaSil
  3. ya sen gidicen olum amariga'ya sonra ben sik gibi kalıcam ankarada rezalet :D

    YanıtlaSil
  4. ya iste mezun ol, sonra beraber gidelim istanbul'a besiktas'ta bi eve cikalim, hayat bayram olsa.

    YanıtlaSil