27 Ağustos 2009 Perşembe

Sev demem, sevme demem!

Sev demem, sevme demem!

Cok sevgili daisy ile Reha Erdem'in 'Hayat Var' adli filmine gitmistik aylar once festival kapsaminda, bugun sans eseri hatirladim filmi ve muziklerini ve filmin anlattiklarini, yazmazsam olmazdi.

Filmin benim icin analizini yapmak ancak Erdem'in muhtesem muzik seckisini yol haritasi olarak alinca mumkun oluyor.

Seveceksin



bazen dertten zevk alacak
bazen aşktan kaçacaksın
bazen boşa geçen güne
pişman olup yanacaksın

Orhan Gencebay diger arabeskcilerin tadini cikaramadigi bir seyi yasadi Turkiye'de. Bircok meslektasinin aksina saygi duyulan biri olarak geldi bugunlere. Ama dogulu ezgiler tasimanin, kimi zaman isyankar, kimi zaman grotesk sarki sozlerinin ve genel anlamda kulturel olarak altlarda kalmisligin simgesi haline getirilmis arabesk muzigin yasamsal alani her ne kadar cok genis olsa da hep daraltilmaya calisilmistir bu topraklarda suphesiz.

Trt yasaklari, batililasmanin getirdigi 'asagilik kompleksi,' dogulu olmanin verdigi utanc ve icimizden cikmis muzigin ve kulturel uretimin reddine tabi ki karsi cikacak birileri oldu, oluyor. Bu kesim Orhan Gencebay ve Muslum Gurses'i bas taci edip bu savasi verdiler suphesiz, anlamak da zor degil hani, kimse bana Orhan Gencebay'in veya Muslum Gurses'in kotu muzik yaptigini soyleyemez, sevmemek isin diger yani ama isin belli bir kalitesi, yillardir biriktirdigi, gecmisi getirip kucagima koydugu bir muzikal harmonisi ve bu harmoninin belli bir sanatsal yeterliligi varsa ben kalitesiz diye nitelendiremem bu sarkilari.

Reha Erdem hangi amacla Orhan Gencebay'i, Mine Kosan'i alip yerlestirmis o harika filme diye dusununce bunlar geliyor iste aklima. Tabi ki iyi de etmis, o filmi benim gozumde bu kadar degerli kilan, bu muzikal farkindaligin ve estetigin yakalanabilmesiydi hem de bunun 'entellektuel'in hep dislamak istedigi arabeskle gerceklesmesiydi. Nuri Bilge Ceylan'in Tarkovski estetigi, batili modernizmi yok bu filmde, Erdem'in icinde biriktirdigi, o sarkilarin estetigi var, iddiasiz ve oldugu gibi, insanin suratina carpan cinsten.

Aklim takildi!



belki sana göre eski kafayım
bir aşkla yetinen anlayıştayım
belki isteyip de yapamadığın
zorluklardayım, aklım takıldı

Iddiali olsun biraz, Turkiye'nin en iyi 'coming of age' filmi olmasinin yaninda ayni zamanda sinemasal dil acisindan tabu yikici ve yaratici, icerik secme acisindansa ozgur ve cesur 'Hayat Var.' Filmin icerigini anlatmak huyum degildir, o acidan pek bir ise yaramayacak bu post. Ama buraya ekledigim sarkilarin bir birlesimi, o sarkilarin birbiriyle carpisip olusturdugu muhtesem bir harman, Turk postmodern sinemanin alin aki.

Ayni zamanda Turk entellektuel cevresinin sinifsal farklari gorup, bu farkindaligi hem politize hem de sanatsal bir estetige donusturdugu filmdir bu benim icin. Arabesk muzik biraz da dinleyicileriyle birlikte yok sayildi zaten bu ulkede, varoslarin, hayatta 'alan' bulamayanlarin sesiydi cogu zaman. Islami burjuvazinin, sol elitin, entellektuel yuksek sinifin hep yok saymayi tercih ettigi, varliklarini bir suc olarak gordukleri, devamli cemberin disina atilmis, hep otekilestirilmis ve bu otekilestirmenin sonucu olarak kendi icinde sikisip kalmis insanlarin sesi bir anlamda arabesk ve bu yuzden de hep kapi disari ediliyor bu ulkenin kulturen sahnesinden. Arabesk kulturun ve yadsinan 'alt' kulturun getiridigi, tasidigi her seyin kutlanacak guzellikte oldugunu iddia edecek kadar naif degilim ama guc sahibi sinifsal gruplarin bu surekli devam eden arabeski asagilama, yok etme kavgasina da karsi cikmak boynumun borcu. Bu film buna da sebep oldugu icin cok onemli benim acimdan.

Dert Bende, Derman Sende



sev demem, sevme demem
sen de benim gibi sev diyemem
ömrümün neşesini seninle buldum,
kaybedemem.

Mine Kosan da ayni kulturel dislamanin kurbani suphesiz ancak filmde 'Dert Bende Derman Sende' calmaya baslayinca, film dilinin olusturabilecegi duygular ulasabilecegi en yuksek noktalara ulasiyor aynen her 'Aklim Takildi' caldiginda oldugu gibi. Reha Erdem'in harika bir gorsel dili oldugu gibi ayni dili muzikal olarak bu denli kuvvetli hale getirebilmesi buyuk basari. Filmin en sarsici yonlerinden biri zaten ses kurgusu, film boyunca devamli duyulan sesler filmdeki gorduklerimize ek olarak da cok sey anlatiyor, tadini kacirmamak icin ayrintiya girmiyorum ama eger olur da izlerseniz filmi, filmin seyirciye dinlettigi seslere dikkat edin derim, karakterlerin ic dunyalari ancak bu kadar guzel anlatilabilirdi.

Hayat'in hikayesi bu, yasamanin ne demek oldugunu bilmeyen, kimseden ogrenme sansi da olmayan, devamli yanlis seylerle karsilasan ve durmaksizin istismara ugrayan bir kiz cocugunun kadin olma yolculugu, daha once hic anlatilmadigi, anlatilamadigi sekilde ve sinema sanatinin verdigi butun olanaklarla. Oyunculara deginmeden bitirmesem dedim ama diyecek bir sey bulamiyorum, ozellike Elit Iscan olmak uzere hepsi insanin canini acitacak kadar iyiler. Keyifle.

Fragman icin, tiklayin.


Not: Simdi surda 'Issiz Adam' portresi olusturma gibi bir cabam yok, onu belirteyim ama bu postun sarkilarindan oyle bir imaj cikma tehlikesi var (gerci bu sarkilar daha 'dogulu' daha 'arabesk' modern adamin yalnizligina gitmez diye dusunebilir bazi insanlar!) diye uyariyorum, yok oyle bir sey!

2 yorum:

  1. bu blog konseptini çok sevdim lan. şarkı yorumların hırla gürle gelsin.

    shine on !

    YanıtlaSil
  2. sagolasin hrabar, yarin bir gun yine takilirim bir sarkiya falan gelir bi seyler, ama sirf 'you lied' icin bir post yazmak istegi var icimde su ara, mumkun olursa mutlu olacagim :)

    YanıtlaSil