7 Eylül 2009 Pazartesi

for emma, forever ago.

Can't you find a clue when your eyes are all painted Sinatra blue? ve Seasonal Affective Disorder and my paralyzing fear of winter

Gecen pazarlardan birinde hava sogusun, gunes gorunmesin, disariya cikmak istemeyeyim ve odama biriktireyim gunes bozuntusundan kalma karanliklari diye bir dilekte bulunmustum. Dilegim cok cabuk kabul oldu. Hava sogudu, gunes kayboldu, bulutlar kapladi ismini hak etmeyen gokyuzunu, ama en kotusu de ruzgar geri geldi, hic kaybolmamis, sanki bir yil once geldigimde beni karsilayan ruzgar hic gitmemis gibi. Daha kisliklarimi kaldirali iki ay olmamisken kisliklarimi cikarmam gerektigini cok sert bir dille hatirlatti bana gelen kis. Kisliklarimin arasindan ilk cikardigim sey Bon Iver oldu.

Seasonal Affective Disorder diye psikolojik bir bozukluk varmis, Turkcesi olsa olsa Kis Depresyonu olur diye tahmin ediyorum. Kis mevsiminde moral dusuklugu, depresif duygular, enerji eksikligi, cok uyku, hep yorgun olma hali ve buna benzer belirtileri olan bir major depresyon hali. Kuzey ulkelerinde sik gorulen bu bozukluk gunes benzeri isik yayan yapay lambalarla bir nebze tedavi edilebiliyormus. Dunyanin trajikomik rahatsizliklarindan biri bence bu. Kis aylarinda yasanan gida kitligindan dolayi boyle bir evrilme yasadigimizi iddia edenler de var, yok balik yiyin o zaman gecer diyenler de. Sebebi tam bilinmemekle birlikte gunesin insan bedeninden ote psikolojisini de ne kadar etkilediginin ispati bu. Sadece psikolojisini de degil bir insanin tum hayatini etkileyebilir bence bu. Mesela bundan sonraki tum hayatimi ve kararlarimi buna gore belirleyecek kadar etkilendigimi biliyorum kistan ve soguktan, gunessizlikten.

Bu rahatsizliga sahip biri olarak ben buna baska bir isim koymak istiyorum. Benim gibi insanlara 'weather dependents' densin, kendi klanimizi olusturalim ve gunes neredeyse hep oraya kacalim. Olmadi, yapay lambalardan olusturulmus toplumsal alanlar olusturalim ya da kisin o lambalarin kullanilmasi icin hukuki surec baslatalim. Bir seyler yapalim yani. Ama bunlarin hicbiri belki de ise yaramayacak.Daha once hic SAD sahibi birini gormemistim. Hicbiri olmazsa, ise yaramazsa Bon Iver albumu de resmi muzigi olsun bu grubun, o belki biraz hafifletir her seyi.

2008 yilini yasanabilir kilan, 2009'a gecisteki abzurtlugu ortbas etme geregi duymadan soguga eslik eden, sicaktan soguga keskin gecislere arka plan muzigi olarak hep calan, hayatimda butun sarkilarini sevdigim belki de tek album olan 'For Emma, Forever Ago.' Ilk baslarda bu albumu bir donem albumu zannetmistim, hani olur ya insanin hayatinda belli donemler dinledigi ve tekrardan ne zaman dinlerse dinlesin yine o donemi hatirlatan sarkilardan. Ama oyle degilmis, 'For Emma, Forever Ego' bir kis albumu, her kis tekrar dinlenmeyi mecbur kilan, gunes gorunur mu acaba diye uzun uzun camdan baktigin saatlerde arkada calmasi gereken sarkilari barindirirmis. Albumun genel anlamda olusturdugu butunlugu kirmanin imkani yok, sirasiyla sarkilar caliyor sanki tum album tek bir sarkiymiscasina. Justin Vernon kapandigi bir dagevinde yazmis, kaydetmis bu sarkilari. Sarkilarin birbirinden guzel oldugu bu albumden bir
'en' secmek benim icin zor oldu, cunku hepsinin soyledikleri, muzikal harmoninin, siirsel sozlerle hayata anlam kattigi bir album bu. Belki de o yuzden biraz rastgele sectim buraya koydugum sarkiyi, 'The Wolves (Act I and II)'



Sahiden, gunes gorunur mu belki?

-

'What might have been lost -

Don't bother me!'

Not: Justin Vernon'in grubunun ismi Bon Iver, Fransizca Bon Hiver'in oynanmis hali, anlami iyi kis demekmis.

3 yorum:

  1. olsun havalar soğumuş ama güzel bir blog yazısı yazmana da sebep olmuş:)

    YanıtlaSil
  2. sagol, gerci biraz erken davranmisim, gunes acti tekrardan buralarda da :)

    YanıtlaSil
  3. büyük bi hevesle burda bi yeni ülke-yeni şehir yazısı bulacağımı umut etmiştim ama hala bu duruyor. daha sık yazmanı talep ediyorum!

    YanıtlaSil