23 Eylül 2009 Çarşamba

A kind of gentler hell?

Yeni bir ulke, yeni bir sehir *

Gecen sene Ramazan Bayrami'nin ikinci gunu Berlin'e ucmustum, tesaduf odur ki bu sene bayramin ikinci gunu yine gitmem gerekti bir yerlere. Uzun bavul toplama seanslari, temizlik, odayi kiralama ugraslari vesaireden sonra geldim Atina'ya. Bir Turkiye'li olarak Yunanistan'a gelmek farkli bir deneyim muhakkak, tum o birbirimize cok benziyoruz geyikleri, yuzyillar surmus etkilesim -etkilestirme?-, Turk-Yunan kardesligi seklinde tomurcuklanan iyimser kultur seviciligi, bunlarin hepsi ve degisik anlatimlari daha ilk anda karsiliyor insani.

Tum o klise benzesme argumaninin ne kadar da dogru oldugunu, gecerli oldugunu belirtmek zorundayim ama, kahvaltida ispanakli ve patatesli borek (su spiral seklinde olanlardan), ogle yemeginde Yunan doneri (Gyros diyorlar burada), aksam yemeginde de musakka ve pesine de kazandibi yiyebiliyorsam hak vermek zorundayim bu kliselere. Sadece yemekte degil suphesiz, diger alanlarda da benzerlikler var; gunluk hayattaki beden dilleri, fiziksel ozellikleri, sehir planlamamaciligi, trafik ve pis, dar sokaklar, her yerde kol gezen polisler, gobek, altin bileklik ve altin kolye takip devamli gunes gozluguyle gezen esmer delikanlilar, beyaz pantolon ve corabin olusturdugu cilgin kombinasyon, her an agresiflesebilecegini belli eden tavirlar, asiri misafirperverlik, ismarlama kulturu, ve bunlarin hepsine ragmen ve belki de butun bunlarin yuzunden tamamen canli ve hayat dolu bir sehir yasami.

Bundan sonraki yazilarda burada olmamin etkileri daha ayrintili olarak gorunecektir muhakkak ama ben genel bir konuya donmek istiyorum simdi. Berlin'de son gunlerimde, Berlin'den bunaldigimi fark edip, yeni bir seyler icin susamisligimi anlamaya calisirken bir kac soru sorup durdum kendime. Istanbul'a gittimde de aklima takilan sorular bunlar.

Asiri derecede steril, duzenli ve muhtesem bir harmoni icinde bir sehirdense neden kaotik, karisik ve ne yapacigimi cogu zaman bilemeyerek etrafi izlemeye basladigim sehirlerde daha canli, daha hayatta hissediyorum?

Bu sorunun cevabi kolayca verilemez evet ama sanirim steril yasamin aslinda yasamamayi simgeledigini dusunuyor olsa gerek bilincaltim. Yillardir, her kendimi yenileme, degistirme asamasinda, aslinda oncesinde cok karisik ve kirli, darmadagin durumlardan cikip da bunlari yapabildigimi fark etmistim. Yani aslinda, degisimin, kisisel tarih olusturma eyleminin, olmak istedigin ya da olabilecegin insana donusme ihtimalinin karmasik, kaotik ve belki de aci veren deneyimlerden sonra gerceklesebileceginin farkina varmakti bu durum. Kirlenmek guzeldir, dogmak icin olmek gerekir, yasadigini hissetmek icin aci cekmek gerekir gibi olumsuzu olumlayan bir bakis acisi sanirim benimki de.

Bu farkindaligin vermis oldugu bir iyimserlikle geldim bu sehre, burada yasamak Berlin'e gore daha zor olacak evet ama Istanbul'daki gibi de garip ve surprizlerle dolu olacak. Kaybolmak ve yuruyerek sehrin en acayip yerlerini kesfetmek, dakikasi dakikasina planlanmis bir sehir turundan daha cok deneyim saglayacak belki de. Sonuc olarak kaos aslinda uyumu doguracak, oldukce insan daha cok yasadigini anlayacak.

Ben Harper, sigara icmis sesi ve tanidik gibi gelen melodileriyle Please Bleed adli sarkisinda da beni destekliyor cok guzel bir sekilde. The Woman In You ile arsivime bir yil once girmis olsa da su anda ve su zamanlarda Please Bleed sarkisi ana verdigi anlamlari surekli kuvvetlendirecek. Please Bleed basit bir melodik yapiya sahip, sarkiyi ilginc kilan sozlerindeki haykiris ve Ben Harper'in sigara bulasmis sesinin muhtesem uyumu sanirim. Harper'in da dedigi gibi

'please bleed, so i know that you are real, so i know that you can feel'

Ben Harper - "Please Bleed" (Dir. Patrick Hoelck) from Patrick Hoelck on Vimeo.



Bu aciya yalvaris aslinda biraz da bu dunya'nin aklimizdaki anlamini az cok saglamlastirmak, gorunebilir hale getirebilmek ugrasi belki de. Atina, Istanbul gibi daginik, duzensiz, kirli ve kaotik sehirlerin insanlari bu rahatsiz verici yasamdan dolayi cogu kez belki de

'is this really living, sometimes it's hard to tell, or is this a kind of gentler hell?'

diye soruyor olabilirler diye umuyorum. Bu tek tarafli bir ovme ya da yerme degil suphesiz ama bu karmasik ihtimaller dunyasinin etkilesiminden cikan sonuclar bence duzenli, planli ve belirli cizgilerin icinde yasamaya mecbur birakilmis hayatlardan cikan sonuclardan daha ilginc, daha umut dolu, daha yasanilasi. Cunku bu sorularin sonucunda ortaya cikan kaosun cocuklari, steril yasamin duzenli ve planli robotlarindan daha cok insan, daha cok canli oluyorlar. Eger herkes gibi yasayacaksam, benden daha once hazirlanmis duzenle birlikte bir seyleri degistirme ihtiyaci duymadan olene kadar yapacagim, yasayacagim her sey planlanmis ve belirlenmisse benim icin yasamanin bir anlami yok cunku o an su cagin en buyuk sancisi, robotlasan, bireyselligini kaybeden sadece bir ize donusen insanlarla dolacak her yer. Duygu lazim, orjinal olmak lazim butun bunlar icin de kaosa girmek ve icinden cikabilmek lazim.


* As suggested by Cagnan!

4 yorum:

  1. öğrenmen gereken ilk sözcük : μαλάκας
    +rep pls

    YanıtlaSil
  2. ne kadar şanslı olduğunu düşün, sokaklarda kaybol, bir de sık sık deniz kıyısına git. çok ballısın yemin ederim yani her şehir olabilirdi ama gitti atina oldu nereye dönsen ilginç, tarihi-turistik bi şeyler çıkacak karşına.

    (bu esnada iç ses: blogda adım geeeeeeeçtiiieee, blogda adım geeeeeeçtieeee...)

    YanıtlaSil
  3. genel ahlaksız,

    Daisy'ye söylediğimi sana da söyleyeceğim. Foto lütfen :)

    YanıtlaSil
  4. hrabar, malaka mi o? onu bugun ogrendim, elemanin biri digerini itip malaka dedi, dedim olsa olsa scheise gibi bi sedir bu :) ama yunan alfabesini kiniyorum, cok zor kendisi!

    cagnan, burda sehir deniz kiyisina kurulmamis sanirim, henuz deniz falan goremedim ama gidecegim muhakkak. gezecegiz bakalim. (ic sese cevap: higghhhh)

    dizi günlükleri/bilir kişi raporu, valla haklisin demekte aslina, biraz tembellik ediyorum cunku o konuda ama yakinda koyacagim bir kac tane diye umuyorum :)

    YanıtlaSil