2 Mayıs 2010 Pazar

sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

nostalgia #1

All the pictures have all been washed in black, tattooed everything...




uyaninca 18 saat kredin var, kullanmak icin seceneklerin, sonra insanlar var, sonra tercihler, yeni seyler, durmadan dogan gunes, durmadan aydinlanan gun, hava, su, yemek, sigaran, ellerinin degdigi her sey belki de ayni, her anin bir tekrardan ibaret, yorgunlugun o kadar tanidik, bikkinligin zihninin arka sokagini ele gecirmis, o kadar ayni ki her sey, o kadar senle dolu ki gozunun onundeki her saniye, o kadar sana bulasmis ki yasam, senden baska bir sey kalmamis, beyninin kivrimlarina yerlesmis sehirler, insanlar, gunler, anlar, anilar, hayaller, bildiklerin, bilmediklerin, bilmek isteyip de ogrenmeye cesaret edemediklerin, degismelerin, degismeyecen yonlerin, kafan karisiyor, bir corbaya donuyur, aksam olunca, geceye gecince gun, kredin bitiyor, kapatiyorsun gozlerini, kapatmak istemiyorsun cunku bu gun de diger gunler gibi, yeni bir anlam katamadan uzanding yatagina, daha cocukken hissettigin otekilik derinlesmeye devam ediyor, ne olursa, ne degisirse degissin olmuyor, bir turlu baglanamiyorsun, akip giden gunun ahengine uyum saglayamiyorsun, disaridan seyret gunu ve yatagina uzan, belki uyumak tek ortak yonun diger insanlarla.

nostalgia #2

o pürtelaş piyasalar, ilk sevda ilk gözyaşları
yolları hep gurbete bağlar, ah o gönül şarkıları



asklar da vardi-r, sora sora bulunur mu yollar bilmezsin, bir gun delirip, ya da delirmekten korkup, evden kacan, karlarda tek basina gezen cocuk da sendin, aksama kadar, uyumadan once kasetlerinden dinledigin sarkilarin, hayatin ne anlama geldigini, niye yasadigini anlama dertlerin, hepsi bir kenara, o ilk askin, onun gulusu, simdiki halinin hicbir sey ifade edemeyisi, sanki o dokuz yil onceki deli sevmenin nesnesi farkli bir varlikti, artik yok, ama oznesi yerinde, kivrilarak, donuserek belki, ama orada duruyor.

nostalgia #3

the story is old, i know, but it goes on



zamani artik takip edemiyorsun, ne de zaman seni, karsilikli bir isteksizlik, karsilikli bir bikkinlik, yollara dosenen mayinlarin cekici hayalleri, tani kendine diye beynine yumruklar indiren geceler, ve korku, ve sonuna kadar korku, korkunun arkadasi yalnizlik, karanligin ilk saniyeleri ve sabaha kadar morrissey'in sesi, o gunlerden bu gunlere, music is still my religion.

nostalgia #4

sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam

a. h. tanpinar

nostalgia #5

He remembers those vanished years. As though looking through a dusty window pane, the past is something he could see, but not touch. And everything he sees is blurred and indistinct.



ve imkansizliklari kabullenerek surdurdugun yasam, yasamadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder